turkiyedeki-ilk-palyaco

Bu yazımızda ilk palyaçolara ve ülkemizde palyaço konusunda ülkemizde birkaç isme ve atılıma atıfta bulunmadan önce bir kavram olarak yapılan tüm işlerin çalışma çabaların uğramadan geçemediği bir kapı olan küreselleşmeye bir nebze değinmek istiyoruz.

Bilindiği gibi küreselleşme kavramı aslında bir çok konuyu bünyesinde muhafaza ediyor.Bu konuları siyaset, spor, eğlence, sanat, ekonomi, teknoloji, kültür vs. şeklinde sıralamak mümkündür.Bu küreselleşme hareketleri teknolojik gelişmeler özellikle bilgi iletişimi teknolojisinin gelişimi ile günden güne daha da artmaktadır.

Bu nedenledir ki küreselleşmenin etkisiyle bu eğlence, sanat, ekonomi, kültür gibi gelişmeler daha hızlı bir şekilde ve ilgiyle takip edilmeye başlanmıştır.İşte bu küreselleşme, değişim rüzgarı beraberinde iş bölümü ve uzmanlaşmayı getirmiştir. çünkü küreselleşme kavramı ekonomiyi öyle bir safhaya çekmiştir ki artık herkes her işi yapabilir her işten anlıyor olabilir konumuna gelmiş, bunun neticesinde de aynı işi yapan sayısız rakipçi aynı kulvarda yarışa tabidir.İşin odak noktası da bu yarışta elde edilen başarıdır.

İş bölümü bu söylemler çerçevesinde yaptığınız işin kolaylığını sağlarken uzmanlaşma ile de etkinliğin sağlanması mümkün olacaktır.Yani bizler ne yapıyorsak yapalım nasıl bir iş ile meşgul olursak olalım mühim olanın o işi en güzel şekilde icra edebiliyor olabilmemizin farkındalığında yatmaktadır.Çünkü önemli olan bir çok işi yapmak bir çok şeyden anlıyor olmak değil, uğraş alanınızda yaptığınız işi ne kadar benimsemiş olduğunuz ve o iş yetisindeki profesyonelliğinizi ne derecede ortaya koyup, müşterilerinizi ne derece memnun kılabildiğiniz önemlidir.

İşte bu noktada her alanın ve uğraşın kendi çapında yetkinlikler gerektirmesi gibi palyaço olabilmek ve palyaçoluk yapmak da kendi çapında bir takım özelliklere sahip olmayı gerekli kılmakta.Klasik iş süreçleri değişmeye başladığı için bir çok sektörde sadece profesyonellere yer vardır.

Bilindiği üzere palyaçolar renkli ve abartılı peruklar takan renkli ve çevresindekileri eğlendirici makyajlar yapan çocukların çok sevdiği karakterlerdir.Bizlere en tanıdık olan palyaço tiplemesi yüzü beyaza boyanmış yuvarlak kıpkırmızı tatlı bir burna sahip olan, ağızları da sempatik bir biçimde yayvan şekilde belirginleştirilmiş ve yine boyanmıştır.Tüm bu dış görünüşün tam olmasının yanında fiziksel performansın da bir palyaço adına var olması gerekmektedir ki gerçek anlamda bir palyaçodan bahsedilebilsin.Bu fiziksel performansın yeterliliği neticesinde bir palyaço yaptığı sakarlıklar ve gösterilerle sevimli, şapşal imajı yaratabilsin ve komik durumlara düşebilsin, çevresindekileri eğlendirebilsin iyi eğlenceli tiplemeyi temsil edebilsin ki palyaçoluk için onun bir gösteri sanatı olduğu deyimini kullanabilelim.

Yapılan bir iş neticesinde sonuçtan memnun kalıp kalmama ölçütünü değerlendirebilmeniz açısından size bu küçük detaylardan bahsetmeye çalıştıktan sonra palyaço tarihine bir göz atalım ve ülkemizdeki ilk palyaçoya ve gelişmelere uzanalım.

İLK PALYAÇO KİMDİR

Günümüzde daha çok setlerde ve eğlence amacıyla düzenlenen partilerde çeşitli eğlence organizasyonlarında yer alan palyaçoluğu çok eski tarihlere dayandırmak mümkün.

Palyaço kelimesinin kökeninin İtalyanca bir sözcük olan palyaco (pagliaccio) kelimesinden geldiğini söylemek mümkün.Palyaçoluk ilk kez M.Ö. 1600′ lerde ortaya çıkmıştır.

Günümüzde dünyanın birçok yerinde bir sanat dalı olarak görülmektedir.İlk palyaçoluk türlerine Antik Yunanistan’da İtalyan sokak tiyatrolarında Fransız kökenli pandomim ve Japon Kabuki geleneklerinde ve Avrupa’da rastlanmaktadır.

İlk kez İngiltere’de 1850’de sahneye çıkan Joseph Grimaldi ilk reel sirk palyaçosudur Amerika’nın ilk palyaçolarından biri ise iç savaş zamanında başarılı olan (1861-65) Don Rice’dır. Avrupalı palyaçolar içinde Coco (Raoul Jovin) Toto (Armando Hovello) Grock (Charles Adrian vvettach) Fratellini ailesinin üyeleri ve SSCB’nin en başarılı palyaçolarında Olep Pepov sayılabilmektedir.

Bazı kaynakların aktardığına göre de 18.yy’a kadar saraylarda palyaçolar bulundurulmuş bu durum hatta bir gelenek halini almıştır.1778 tarihinde İngiltere’de doğan Joseph Grimaldi modern palyaçoluğun babası olarak kabul edilmektedir.3 yaşından itibaren halka açık görterilere çıkmaya başlayan Grimaldi yetenek bir mim sanatçısı akrobat sihirbaz olarak yetişmiştir.1837 yılından ölünceye kadar mesleğine devam eden sanatçı için her yıl şubat ayının ilk pazar günü Londra’da yüzlerce palyaço tarafından anma günü düzenlenmektedir.

TÜRKİYE’DE İLK PALYAÇO

İlk palyaçoların tarihsel gelişimine baktıktan sonra Türkiye tarihinde de Osmanlı zamanında padişahı eğlendiren dalkavuk gibi kişilikler görülür. Saraylarda bulunan soytarılar da güldürme amaçlı bulundukları için palyaço olarak sayılabilmektedir. Bunun ardından gerçek adı Yakup Topçuoğlu olan Türkiye’nin ilk palyaçosu kabul edilen aynı zamanda ressam müzisyen ve heykeltraş olan Yakup Topçuğlu, uzun yıllar İstanbul’da çeşitli eğlence mekanlarında palyaçoluk yapmıştır.

Türkiye’nin ilk palyaçosu unvanına sahip olan Yakup Topçuoğlu, aynı zamanda oldukça başarılı bir heykeltraş, müzisyen, güreşçi ve de boksör gibi donanımlara da sahiptir. Küçük yaşta palyaçoluğa merak salmış ve 1972 yıllarında profesyonel olarak fuar, şenlik, eğlence ve düğün salonlarında da bu mesleğini taşımıştır. İstanbul’daki bu çalışmaları sonrasında Gökçeada’ya yerleşip pansiyon işlettiği bilinen Yakup Topçuoğlu’nun buradaki  çocuklara özellikle eğitici ve eğlendirici bir ortam sunduğu da edinilen bilgiler arasındadır.

Şimdilerde ise Türkiye’nin en ünlü palyaçosu Hakan Yavaş’ı biraz tanıyalım. Mezun olduktan sonra çok sayıda sokak tiyatrosunda rol almıştır. Türkiye’deki eğitimini tamamladıktan sonra 1994’te Viyana’ya giderek buradaki eğitimler de kendisini geliştirmiştir. Viyana’da Rote Nasen adlı kuruluşta clown ( palyaço) olarak çalıştı. Buradaki çeşitli festivallerde ve Uluslararası Multikids Tiyatro Festivali’ne davet edilmiştir. Halen İstanbul İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yönetmen olarak çalışmakta olan Hakan Yavaş şirketlere mizahla iletişim, oyunculuk okullarına da Clown Workshop’ları vermektedir.

15 yıl Viyana’da kuruluşlara bağlı olarak hastane palyaçoluğu yapmış olması, bakıma muhtaç yaşlıları, çocukları ziyaret edip eğlendirmiş, Türkiye’ye döndükten sonra Elmadağ’daki Dancentrum’da palyaçoluk eğitimi vermeye başlamış olması Hakan Yavaş’ın palyaçoluk alanındaki yetkinliğini tanımaya yetmektedir.

Sevgili Bipalyaço okurları, yazımızın başında önemli olanın; ne iş yaptığınız değil, o işi layıkıyla yapıp yapmadığımız olduğundan bahsetmiştik. Buradan hareketle eğer sizler için faydalı bir içerik oluşturabilmiş ve biraz da olsa bir bilgilendirme amacına hizmet edebiliyorsak bu düşüncelere kendi adımıza da ulaşmış olmaktan çok mutluluk duyacağımızı belirtmeliyiz. Umarım yazımızı sıkılmadan okumuşsunuzdur. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

2 Comments

  1. baris dedi ki:

    Belli ki emek verilerek yazılmış bir yazı, bilgilendirici bir içerik olmuş.Ellerinize sağlık:)

  2. Taner Çağlayan dedi ki:

    Kızım da ona bipalyaço’dan palyaço kiraladığımızdan beri bunu merak ediyordu. Çok yararlı oldu bizim için.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir